9659,48%0,49
37,90% 0,05
41,06% 0,14
3766,88% 0,98
6070,97% 1,51
Avrupalı gezginler ve Rus sosyo-politik şahsiyetler zaman zaman Hayların (Ermeniler - ed.) hain ve sinsi bir kabile olduğunu yazmışlardır. Çarlık Rusyası'nın Azerbaycan topraklarını işgal etmesinin ardından Azerbaycan Türklerini Kafkasya'dan kovma ve sindirme politikası uygulamaya başlandı. Rusya'nın emperyalist, Türkiye düşmanı ve Hıristiyan bağnaz politikası, Güney Kafkasya'da bir Ermeni devleti kurmak amacıyla komşu ülkeler Türkiye ve İran'dan Ermeni nüfusunun Azerbaycan topraklarına, özellikle Karabağ'ın dağlık bölgelerine ve eski Erivan, Nahçıvan, Şirvan ve Gence hanlıklarının topraklarına yerleştirilmesine yol açtı. Böylece tarihi Batı Azerbaycan topraklarında gelecekteki Ermeni devletinin temeli atılmış oldu.
19. yüzyılın başlarından itibaren Batı Azerbaycan ve Karabağ'a yerleştirilen Ermeniler, kendilerinin bu toprakların "yerli halkı" olduklarını "ispatlamak" için uydurulmuş, çarpıtılmış tarih doktrinleri üreterek, dünya kamuoyunun zihnine Azerbaycan'ın tarihi topraklarının kendi vatanları olduğu yönünde yanlış stereotipler yerleştirmeyi başarmışlardır.
Ne yazık ki tarihçiler ve antropologlar dışında, Avrupa ve Rusya'daki geniş halk kitleleri, bu yanlış bilgilerle büyüdüğü için, farkında olmadan buna inandılar. İnsanın gerçeğe ulaşma yolunu engelleyen etkenleri inceleyen büyük dilbilimci Frensis Bacon, dört yüz yıl önce insan hatasının kaynakları hakkında bir teori geliştirmiş ve bu tür taraflı yanlış bilgilere "sanrı" adını vermiştir. Dolandırıcılar yarattıkları hayallere kendileri inanıyorlar ve bu hayaller onlar için kabusa dönüşüyor.
Komunistlerin 1920 yılında Azerbaycan'ın tarihi topraklarında kurduğu ilk ermeni devleti sahte tarihçileri Batı Azerbaycan topraklarında “ermeni izini” arama çalışmaları hiçbir şekilde yardımcı olamadı. Bu, önde gelen Amerikalı Armenoloq, Columbia Üniversitesi Profesörü Nina Qarsoyan tarafından ifade ediliyor: "Bin yıldan fazla bir süre sonra, Ermeniler sonunda kendi tarihlerini yazmaya başladılar ve uzak geçmişlerinden geriye yalnızca karanlık ve belirsiz bir tarihsel hafıza kaldı. Arkeoloji, yalnızca Anadolu'nun henüz keşfedilmemiş bölgelerinde değil, Ermenistan Cumhuriyeti'nin iyi çalışılmış bölgelerinde bile, Pers yönetimi dönemine ilişkin açıklanamayan da olsa materyal sağlayamadı."
Azerbaycan topraklarının önemli bir kısmı, Kasım 1920'de, emperyal çıkarlar uğruna ve Türkiye ile Azerbaycan sınırlarını ayırmak amacıyla, Azerbaycan halkının rızası alınmadan, suçlu komünist Sovyet Rusya tarafından ülkemizden zorla alınarak Ermenistan'a verilmiştir. 1918 yılında kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin yüzölçümü 114 bin kilometrekare olup, 11 Ocak 1920'de Paris Barış Konferansı'nda Milletler Cemiyeti tarafından tanınmıştır.
1918 yılı Mayıs ayı sonlarında Güney Kafkasya'da ilk Ermeni devleti kuruldu ve Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi, Ermenilerin Zengezur ve Karabağ üzerindeki haklarından vazgeçmeleri koşuluyla, eski Azerbaycan şehri Erivan'ın geçici yönetim amacıyla Ermenilere başkent olarak verilmesine karar verdi.
Zengezur'un çok eski çağlardan beri Türklerin yerleşim yeri olduğu, tarihi kaynaklar ve çeşitli seyyahların kayıtları ile doğrulanmaktadır. 18. yüzyılda Zengezur bölgesinin topraklarının büyük bir kısmı Karabağ Hanlığı'nın, diğer kısmı ise Nahçıvan ve İrevan Hanlıkları'nın sınırları içerisindeydi. Çarlık Rusyası döneminde Yelizavetpol (Gence) valiliğine bağlıydı. 20. yüzyılın başlarında Zengezur kazasında 240 Türk köyü bulunurken, Ermeni köylerinin sayısı bundan üç defa az olmuşdur.
1905-1907 ve 1918-1920 yıllarında Ermeni silahlı çetelerinin gerçekleştirdiği katliamlar sonucunda bu ilçede yaşayan yaklaşık yarım milyon Müslüman Türk katledildi. O yıllarda Zengezur'da 115 Müslüman köyü yerle bir edildi... 1918-1920 yıllarında Zengezur, Şuşa, Cavanşir ve Cebrayıl kazalarıyla birlikte Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları içinde Karabağ vilayetinin bir parçasıydı. Azerbaycan'ın 28 Nisan 1920'de Sovyetler Birliği tarafından işgal edilmesinden sonra Zengezur, Azerbaycan içinde ayrı bir idari bölge haline geldi. Azerbaycan halkının rızası ve isteği dışında Zengezur'un Ermenistan'a verilmesine, 30 Kasım 1920'de Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Siyasi Bürosu ve Teşkilat Bürosu'nun ortak toplantısında alınan kararla karar verildi. 1933 yılında Ermenistan SSC toprakları bölgelere ayrılarak Zengezur'un adı değiştirildi ve Kafan, Gorus, Karakilse (Sisian) ve Megri bölgeleri oluşturuldu... Son olarak 1988 yılında kadim Türk topraklarında yaşayan yerel halk, hem ana vatanları Zengezur'dan, hem de bugün modern Ermenistan'a ait olan tarihi Azerbaycan topraklarından - Göyçe, Derelayez, Erivan ve Vediden - kovuldu.
Göyçe, Batı Azerbaycan'da aynı adı taşıyan gölün çevresinde bulunan tarihi bir ilçedir. Göyçe, Azerbaycan âşık sanatının beşiklerinden biri olarak kabul ediliyor. 1918 yılında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kurulduğunda Göyçe Rayonu Azerbaycan toprakları içinde yer alıyordu. 1920 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti'ni işgal eden Bolşevik Rusya, halkın iradesine aykırı olarak ve uluslararası hukuku ihlal ederek Azerbaycan topraklarını - Göyçe, Derelayez kazaları ve Dilican'ı - Ermenistan'a bıraktı.
1980'li yılların sonlarında yurtdışındaki Ermeni diasporasında temsil edilen milliyetçi ermeniler ve Sovyetler Birliği yönetiminde çalışan ermeniler Azerbaycan'ın tarihi topraklarına açık toprak iddiaları, etnik amaçlı kışkırtmalar ve terör eylemleriyle başlayan çatışma, ülkemize karşı askeri saldırganlıkla sonuçlandı. 1988 yılına gelindiğinde, Ermenistan (Batı Azerbaycan) topraklarında yoğun bir şekilde yaşayan 250.000'den fazla Azerbaycan Türkü, tarihi topraklarından vahşice sürgün edilmiş, katledilmiş ve işgal altındaki topraklardan yaklaşık bir milyon soydaşımızın yerinden edilmesine yol açmıştır.
5 Aralık 1988 - tarihimizin trajik sayfalarından biri, son Azerbaycan Türklerinin kadim Türk yurdu İrevan Hanlığı ve Zengezur'dan sürgün edilişinin 37. yıldönümü...
5 Aralık 1988'de Sovyetler Birliği hükümetinin doğrudan desteğiyle faşist Ermeni yönetimi "Türksüz Ermenistan" planını uygulamaya koydu ve Batı Azerbaycan (bugünkü Ermenistan) Türklerinin sonuncusunu ana yurtlarından sürgün ederek, onları aşağılama, zulüm ve katliamlara maruz bıraktı.
Bu toplu sürgün sırasında Ermenistan Cumhuriyeti (Batı Azerbaycan) topraklarında Azerbaycan Türklerine ait 170 yerleşim yeri ve Ermenilerle karışık 94 yerleşim yeri tamamen Ermenileştirildi. "Ermenistan" olarak adlandırılan bu kadim Türk topraklarında gerçekleştirilen son etnik temizlik sonucunda, 22 bölge ve 6 şehirde yaşayan yaklaşık 250.000 Azerbaycan Türkü (17.000 Kürt - İstatistiki bilgi) vahşice anavatanlarından sürgün edildi.
Eski SSCB İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma belgelerinde, Ermenistan hükümetinin sürgün operasyonu sırasında:
- 216 Azerbaycan Türkü öldürüldü;
- Yaralanmalar sonucu 52 kişi hayatını kaybetti;
- 34 kişi işkenceyle öldürüldü;
- 20 kişi ateşli silahlarla öldürüldü;
- 15 kişi yakıldı;
- 8 kişiye araç çarptı;
- 9 kişi trafik kazasına karıştı;
- Bir doktorun öldürülmesi sonucu 7 kişi hayatını kaybetti;
- 9 kişi, aldıkları korkunç şoklar sonucu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti;
- 2 kişi intihar etti;
- 1 kişi asıldı;
- 1 kişi elektrik çarpması sonucu, 1 kişi ise boğulma sonucu hayatını kaybetti;
- Bir araç patlamasında 2 kişi hayatını kaybetti;
- 6 kişi kayıp;
- Hastaneden 20 kişi kayboldu;
- Dağlarda donma sonucu 48 kişi hayatını kaybetti.
Ermeni faşistlerinin halkımıza karşı işlediği vahşetler, dünya kamuoyu tarafından suç teşkil eden bir sessizlikle karşılanmış, gelecekte daha büyük trajedilerin yaşanmasına zemin hazırlamıştır.
Sovyet Rusya tarafından 1920 yılında kurulan ilk Ermeni devleti, kurulduğu günden 2023 yılının son günlerine kadar bağımsız kararlar almadı. 1991 yılına kadar Ermenistan'a ilişkin yasalar ve kararlar Kremlin tarafından hazırlanıp uygulanıyordu. SSCB'nin dağılmasının ardından Ermenistan'ın "patronları" çoğaldı; bunların arasında ABD, Rusya, Avropa, Hindistan ve İran gibi ülkeleri de vardı. Ermenistan, 1991'den sonra tarihin kendisine tanıdığı egemen devlet imkânlarını değerlendiremeyerek, bağımsız kararlar almaktan kaçınmış ve bir kez daha çıkarları farklı devletlere tabi olmuştur.
Azerbaycan halkı ve ülkemizin yöneticileri bu tarihi toprakları hiçbir zaman unutmadı. 21. yüzyılın başında 44 gün süren Vatanseverlik Savaşı'nda kazanılan muhteşem Zafer, 19 Eylül 2023'te Azerbaycan topraklarının ayrılıkçı rejimin işgalinden kurtarılması, devlet başkanımızın halkın rüyasını gerçekleştirme niyeti, tarihi adaletin yeniden tesis edilmesi ve Batı Azerbaycan'a geri dönülmesi yönündeki halk hedefleri giderek daha da belirginleşmektedir.
Örneğin, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 29 Nisan 2022'de ADA Üniversitesi'nde düzenlenen "Güney Kafkasya: Kalkınma ve İşbirliği" konulu uluslararası konferansta yaptığı konuşmada söylediği sözleri hatırlamakta fayda var. Konferans katılımcılarından birinin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sınırları belirlemek için hangi resmi SSCB haritasının kabul edildiğine ilişkin sorusuna cevap veren devlet başkanı, Azerbaycan'ın tutumunu belirterek, 1918'den kalma haritaların, hatta daha eski haritaların, Sovyetler Birliği'nin dağıldığı döneme ait haritalar da dahil olmak üzere kullanılacağını söyledi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev: "Tek bir haritada durmamalıyız, çünkü birçok harita var - Erivan'ın Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olduğu 1918'in haritası var. Zengezur'un Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olduğu Kasım 1920'nin haritası var," diye belirtti.
Ermenistan, eninde sonunda söz konusu toprakların iade edilmesi gerektiğini, Erivan'ın yıkıcı tutumuna devam etmesi ve devlet sınırını belirleme meselesinin uzaması halinde ülkemizin güç kullanmak zorunda kalacağını anlamalıdır.
Ermenistan barış antlaşmasını imzalayıp sınırlandırma ve sınır belirleme süreci başlayıncaya kadar ülkelerimiz arasında hukuki bir sınır söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla Azerbaycan ile barış antlaşması imzalamak Ermenistan'ın kendi çıkarınadır, aksi takdirde Ermenistan, sadece Sovyet dönemini değil, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti dönemini de kapsayan tarihi topraklarını, uluslararası hukuk çerçevesinde talep etme hakkına sahip olacaktır.
Sonuç: 1918-1989 yılları arasında üç kez soykırıma uğrayan ve Batı Azerbaycan'ın tarihi topraklarından sürülen 5 milyon soydaşımız, ata topraklarını unutmamıştır. Yüzyıllardır tarihi topraklarında yaşayan ve Ermenistan hükümetinin Batı Azerbaycan Türklerine yönelik haksız ve suç teşkil eden davranışları nedeniyle etnik olarak sürgün edilen insanlar:
- 26 Haziran 1945 tarihli “Birleşmiş Milletler Antlaşması”;
- 10 Aralık 1948 tarihli “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”;
- “İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”, Roma, 4 Kasım 1950;
- 26 Aralık 1933 tarihli Devletlerin Hak ve Görevlerine Dair BM Sözleşmesi (Montevideo Sözleşmesi);
- 9 Aralık 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair BM Sözleşmesi;
- 26 Kasım 1968 tarihli Savaş Suçları ve İnsanlığa Karşı Suçlara Zamanaşımı Yasalarının Uygulanamayacağına Dair BM Sözleşmesi;
- 14 Aralık 1960 tarihli Sömürge Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine Dair BM Bildirgesi;
- 20 Kasım 1963 tarihli Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına Dair BM Bildirgesi;
- 23 Mayıs 1969 tarihli Anlaşmalar Hukuku Hakkında Viyana Sözleşmesi;
- 13 Eylül 2007 tarihli BM Yerli Halkların Hakları Bildirgesi;
- 12 Kasım 1984 tarihli BM Halkların Barış Hakkı Bildirgesi;
- 4 Aralık 1986 tarihli BM Kalkınma Hakkı Bildirgesi;
- 18 Aralık 1992 tarihli Ulusal veya Etnik, Dinsel ve Dilsel Azınlıklara Mensup Kişilerin Haklarına Dair BM Bildirgesi;
- 24 Eylül 2012 tarihli BM Ulusal ve Uluslararası Düzeyde Hukukun Üstünlüğü Bildirgesi, uluslararası hukuk belgelerine atıfta bulunarak, Batı Azerbaycan Türklerinin tarihi topraklarına dönüşünün kendi hukuki çözümünü bulması gerektiğini belirtmektedir.