Özgür Özel’in son açıklamaları, sadece bir siyasi gaf değil; köklü bir medeniyetin, tarihi birikimin ve milletin ortak hafızasının inkârıdır. Meclis kürsüsünden ya da miting meydanlarından tarih dersi vermeye kalkışanların, önce geçmişle helalleşmesi gerekir. Ne yazık ki Özel, bu çizgiyi çoktan aştı.

“Biz 150 yıldır anayasa isteyenleriz” diyerek Osmanlı’yı, özellikle de Sultan Abdülhamid Han’ı karalamak; bir siyasi strateji değil, bilinçli bir tarih düşmanlığıdır. Abdülhamid Han, bu milletin hafızasında "Ulu Hakan" olarak yer etmiştir. Onu "meclisi kapatan" biri olarak göstermek, sadece sığ bir tarih okuması değil, kasıtlı bir algı operasyonudur.

Damat Ferit Benzetmesi: Rezaletin Zirvesi

Özgür Özel’in muhaliflerine yönelik “Sizin yolunuz Damat Ferit’in yoludur” sözleri ise artık siyasetin değil, karakter sınavının konusudur. Damat Ferit, işgalcilerin işbirlikçisiydi. Bugün milli duruş sergileyen insanları onunla bir tutmak, en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu benzetmeyle Özgür Özel, tarih bilincinin olmadığını değil, bu bilinci kasıtlı olarak çarpıttığını ortaya koymuştur.

Sözde Demokrasi Mücadelesi

“Demokrasi için 145 yıldır mücadele ediyoruz” diyen zihniyetin demokrasi anlayışı, sadece kendisi gibi düşünenlere özgürlük tanımaktan ibarettir. Kendileri dışındakileri susturmak, linç etmek ve dışlamak üzerine kurulmuş bir yapıdan bahsediyoruz. Siyasi rakiplerini "karanlığın temsilcileri" gibi göstermek, demokratik olgunluktan değil, otoriter eğilimden beslenir.

İmamoğlu’nun Savunulması: Gerçekten mi?

Yolsuzluk iddialarıyla yargıya taşınan bir belediye başkanını sahiplenmek, eğer bu kadar kolay ve pervasız hale geldiyse, demek ki “ahlaki çıta” çoktan yere düşmüştür. Hukuka güvenmeyen ama kendi yandaşlarını koşulsuz savunan bir anlayışın, bu millete adalet vadetmesi mümkün değildir.

Geçmişe Saldırarak Gelecek Kurulmaz

Meşrutiyet dönemiyle başlayan ve Osmanlı’yı lime lime eden süreci demokrasi mücadelesi gibi sunmak, milletin aklıyla alay etmektir. Osmanlı’yı bölüp parçalayan zihniyetin bugünkü devamı olduğunu bizzat itiraf eden bir Genel Başkan’ın, milli iradeye dair söyleyecek sözü kalmamıştır.

Sonuç:

Evet, saflar netleşsin. Ama bu saf, Türk milletine düşmanlık edenlerle, bu milleti sevenler arasında olmalı. Özgür Özel’in tarihi eğip bükerek yaptığı açıklamalar, artık sadece siyasal bir hata değil, milli hafızaya yönelik bir saldırıdır. Bu millet, tarihe hakaret edenleri de, millet iradesini küçümseyenleri de affetmeyecektir.

Strateji Uzmanı 
Gazeteci Yazar 
Gökalp Şentürk