Körükle ateş yakalı, bakırdan dağı yıkalı, Ergenekon’dan çıkalı…
Türk’ün tarih sahnesinde yeniden dirilişinin, umutla dolu bir sabaha uyanışının adı Nevruz’dur.
Bu kutlu gün; sadece mevsimlerin değil, milletlerin kaderinin değiştiği, maziden atiye uzanan bir yolculuğun simgesidir.
Nevruz; birliğin, bolluğun, bereketin, baharın ve kardeşliğin coşkusudur.
Türk milletinin, geçmişine olan vefasını, geleceğe dair umudunu ve kültürel kimliğini her yıl yeniden hatırladığı, yaşattığı bir gündür.
Nevruz, sadece bir bayram değil; aynı zamanda Türk dünyasının ortak hafızasıdır. Atalarımızın Orta Asya bozkırlarında yaktığı Nevruz ateşi, bugün Anadolu’dan Balkanlar’a, Kafkaslar’dan Sibirya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada aynı inanç ve heyecanla yanmaya devam etmektedir.
Bu bayram; demiri eritip kaderini çizenlerin, zincirlerini kırıp özgürlüğe yürüyenlerin bayramıdır. Ergenekon’dan çıkışı simgeler; zulmün yerine adaleti, karanlığın yerine aydınlığı, kışın yerine baharı getirir.
Tüm Türk yurtlarında yanan Nevruz ateşi, aynı zamanda gönüllerdeki sevgi, barış ve kardeşlik ateşidir.
Unutulmamalıdır ki; Nevruz sadece bir tarih ya da gelenek değil, Türklüğün yüzyıllardır süregelen direncinin, kültürel zenginliğinin ve birlik idealinin adıdır.
Bu nedenle diyoruz ki:
Nevruz Bayramımız kutlu olsun!
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Rafet Ulutürk