Osmanlı'nın son döneminde Babıali koridorlarında dolaşan, koltuğunun altında Fransızca gazete taşıyıp, Fransızca tek kelime bilmeden Batı hayranlığı taslayan sahte aydınlar vardı. Bunlar, milletin değerlerinden kopmuş, kendi köklerinden utanan, Batılı olma özentisiyle yanıp tutuşan zavallı tiplerdi. Alafranga kenef ve alaturka kenef ayrımı yapacak kadar Batı'nın yüzeysel bir taklitçisi olan bu tayfanın, o gün bugün değişmediğini görmek çok da zor değil.
Bugün ise aynı zihniyetin temsilcileri, koltuk altında Fransızca gazete yerine sosyal medya fenomenlerinin söylemlerini taşıyor. Fransızca bilmedikleri gibi, kendi dillerini bile doğru dürüst konuşamayan bu zihniyet, yine milletin değerlerine yabancı, yine aynı özentili tavrıyla ortalıkta dolanıyor. Ve en üzücücüsü, bunların büyük kısmı, kendilerine "aydın" demekten çekinmeyen, ama "Türk" demeye dilleri varmayan kifayetsiz muhterislerdir.
Bugün "herkes için siyaset yaptığını" iddia edenler, aslında herkese mavi boncuk dağıtırken, bir tek Türk milletine uzak durmayı maharet sayıyorlar. Milliyet kavramının etrafında kıvrandıklarını, "Ne mutlu Türk'üm diyene" demeye bile cesaret edemediklerini görüyoruz. Sözde solcu, sözde ilerici, sözde halkçı bu kesim, 100 yıl önceki Babıali salonlarında, entel dantel muhabbetlerde "monşer" diye seslenilen kifayetsizlerin bugünkü versiyonundan başka bir şey değildir.
Bu sahte aydın takımının en belirgin özelliği, Türk milleti adına konuşmayı pek severken, Türk milletinin değerleri söz konusu olduğundaysa ya susmaları ya da büyük bir rahatsızlık duymalarıdır. Milletin tarihine, kahramanlarına, hatta diline bile mesafeli dururlar. Ama iş Batı'nın değerlerine gelince birden "evrenselcilik" kisvesi altında onları yürceltmeye başlarlar.
Ne yazık ki, bu zihniyetin dün Osmanlı'nın içini kemiren kozmopolit dalkavuklardan farkı yoktur. Bugün "demokrasi" ve "çoğulculuk" maskesi altında, milli kimliğimize gölge düşürmeye çalışıyorlar. Ama gerçek apaçık ortada: Milletin kalbinden kopmuş olanların bu topraklarda kök salması mümkün değildir.
Tarih boyunca nice Babıali dalkavukları gelip geçti, ama Türk milleti hep dimdik ayakta kaldı. Bugün de o sahte aydınlara inat, kendi milli kimliğimizle, değerlerimizle ve tarihimizle gurur duymaya devam edeceğiz. Onlar istese de istemese de, "Ne mutlu Türk'üm diyene!