9860,29%-8,72
37,81% 3,09
41,30% 2,91
3693,56% 3,18
5898,63% 2,66
Doğu Türkistan’da Ramazanda orucu engellemek için tehdit toplantıları, ev kontrolleri ve toplu ziyafetler düzenlenmesinin yanı sıra, Kaşgar’da sakinler öğle yemeklerini videoya çekip yetkililere göndermeye zorlanıyor.
Çin’in sosyal medya uygulaması olan Douyin’de, Kaşgar’ın Payzavat ilçesinde bir Uygur Türkünün öğle yemeği yerken kendisini videoya çekip yetkililere gönderdiği ortaya çıktı.
Özgür Asya Radyosu (RFA) muhabirinin telefon görüşmeleri sırasında, bunun münferit bir durum olmadığı, Payzavat’ta Ramazan kapsamında uygulanan bir dizi kısıtlama ve önlemlerden biri olduğu anlaşıldı. Buna göre, bölge sakinleri oruç tutmadıklarını kanıtlamak zorunda bırakılıyor.
Ramazan ayı, Tüm dünya müslümanları için her türlü olumlu anlamlar taşırken; Uygurlar için bu ay, baskıların, gözetimlerin ve gözaltıların zirveye ulaştığı, korku, kaygı ve özlemin en yoğun yaşandığı kabus gibi bir dönemdir.
Çin yetkilileri yıllardır halkın oruç tutmasını engellemek amacıyla tehdit içerikli toplantılar düzenleme, bildiriler dağıtma, gündüzleri ev kontrolleri yapma ve geceleri gözetleme gibi yöntemlerin yanı sıra; çarşı ve pazarlardaki restoranları açık tutma, kurum ve topluluklar aracılığıyla yiyecek-içecek dağıtma ve toplu ziyafetler düzenleme gibi uygulamaları hayata geçiriyor. Ancak gelen bilgilere göre, bu tür önlemlerden de tatmin olmayan yetkililer, bu yıl bazı bölgelerde halkı oruç tutmadıklarını kanıtlayan deliller göndermeye zorladı.
Bu kısıtlamalar hakkında bilgi almak için RFA muhabirleri Uygur bölgesindeki ilgili kurum ve organları uydu telefonu aracıyla aradı. Kuça İlçe Polis Teşkilatı’ndaki Devlet Güvenliği Birimi’nde görevli bir yetkili, oruç tutmanın tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da yasaklandığını belirtti.
Geçen hafta Douyin’de yayımlanan bir bilgiye göre, Payzavat’taki bir sakin öğle yemeği yerken kendisini videoya çekip yetkililere göndermiş ve bu tür videoları bir ay boyunca göndermeye devam edeceğini belirtmişti.
Payzavat’ta telefon görüşmesini kabul eden bir polis memuru, yerel halkın oruç tutmasına kesinlikle izin verilmediğini vurguladı.
Payzavat’ta kimliğini açıklamak istemeyen bir başka görevli, oruç tutmadığını kanıtlamak için video delili gönderme uygulamasının ilçede neredeyse genel bir uygulamaya dönüştüğünü aktardı. Ayrıca, üst düzeyden gelen resmi belge ve bildirilerde böyle bir önlem belirtilmemiş olsa da, yerel yetkililerin görevlerini eksiksiz yerine getirmek ve bölgelerinde oruç tutan tek bir kişinin bile bulunmadığını kanıtlamak amacıyla, en etkili yöntem olarak sakinlerden öğle saatlerinde yemek yediklerini gösteren videolar göndermelerini talep ettiğini söyledi.
Bazı yetkililerin doğrudan telefonla arayarak insanlardan canlı olarak yemek yediklerini göstermelerini istediği de ifade edildi. Aynı kaynak, kamplarda ve hapishanelerde ceza çekenler arasında oruç tuttuğu için cezalandırılanların bulunduğunu belirtti ve bu nedenle yerel halkın yetkililerin bu taleplerini reddetmediğini ekledi.
Payzavat’taki polis yetkilileri, bu tür bir sistemin varlığını kabul etti. Bir polis memuru, bu uygulamanın Payzavat’ın Gülbağ, Bayavat ve Terim köylerinde de hayata geçirildiğini açıkladı. Payzavat’ın Mişa köyünde görev yapan bir yetkili ise, burada gizlice oruç tutanların oruçlarını bozmaları için toplu ziyafetler ve müzik eğlenceleri düzenlendiğini ve oruç tutulmadığını kanıtlamak amacıyla video delili gönderme uygulamasının burada da uygulandığını doğruladı.
SAHURDA POLİS EKİPLERİ DEVRİYE GEZİYOR!
Istiqlal TV muhabirine konuşan (İsminin açıklanmasını istemiyor) kaynağa göre, Çin’in Ramazan ayının başlamasıyla birlikte Doğu Türkistan halkının oruç tutmasını sert bir şekilde yasakladığını, Uygurların gizlice oruç tutmasını engellemek için özel devriye ekipleri yerleştirildiğini, bunlar, geceleri sokak sokak dolaşarak, ışığı yanan evleri tespit edip fotoğraf çektiğini, Ertesi gün, ev sahipleri mahalle komitesine veya polis karakoluna çağrılarak ifadesinin istendiğini ifade ediyor.
Mahalle sakinlerinin sorgu sırasında, “Gece ışığı neden yanıyordu? Sahur mu yaptın? Evde kimler sahura kalktı?” gibi sorular yöneltildiğini söylüyor.
Ancak Çin, son yıllarda bazı ülkelerin yetkililerini, gazetecilerini ve sivil toplum örgütü temsilcilerini, iş adamlarını Doğu Türkistan’a davet ederek, önceden hazırlanan yerleri ziyaret ettirmiş ve belirlenmiş kişilerle görüştürmek süratıyla, Doğu Türkistan halkının tüm haklarından yararlandığına, her şey güllük-gülistanlık, ”Uygurlar Mutlu” imajı yaratmak için sahte bir görüntü vermeye çalışıyor.
DİNİ ÖZGÜRLÜKLERİN İHLAL EDİLMESİ!
Türkistan Press Editörü Muhammed Ali Atayurt, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmesinde, Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yönelik baskılarının sistematik bir asimilasyon politikası olduğunu belirtti. Atayurt, Ramazan ayında oruç tutmanın engellenmesi, sahur yapanların tespit edilmesi ve zorla öğle yemeği videoları gönderilmesinin, dini özgürlüklerin tamamen ihlal edildiğinin açık bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Atayurt, “Çin yönetimi, Doğu Türkistan’da Uygur halkının dini kimliğini yok etmek için her türlü baskı yöntemini uyguluyor. Ramazan ayında oruç tutmak gibi temel bir ibadeti engellemek, insan haklarına aykırıdır ve uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması gerekir. Uygurlar, sadece dini ibadetlerini yerine getirmek istedikleri için fişleniyor, gözaltına alınıyor ve toplama kamplarına gönderiliyor” dedi.
Ayrıca, Çin’in uluslararası kamuoyunu yanıltmak için Doğu Türkistan’a bazı yabancı yetkilileri davet ederek, önceden hazırlanmış sahte ortamlar ve seçilmiş kişilerle görüştürdüğünü vurgulayan Atayurt, “Bu, Çin’in Uygurların haklarının ihlal edilmediğini gösterme çabasının bir parçasıdır. Ancak, sahada yaşanan gerçekler çok farklıdır. Uygurlar, dini ve kültürel kimliklerini korumak için büyük bir mücadele veriyorlar” diye ekledi.
Atayurt, uluslararası insan hakları örgütlerine ve İslam dünyasına, Uygur halkının sesine kulak vermeleri ve Çin’in baskıcı politikalarına karşı daha güçlü bir duruş sergilemeleri çağrısında bulundu.