Çanakkale’yi sadece bir askeri zafer olarak görmek eksik kalır. Bu savaş, sabrın ve inanmışlığın en büyük sınavlarından biridir. Karşımızda dünyanın en güçlü orduları, en modern silahları vardı. Ama bizim tarafımızda da sarsılmaz bir inanç, bitmeyen bir sabır ve vatan aşkıyla çarpan yürekler vardı. İşte Çanakkale’yi kazanan da tam olarak buydu!
O gün cephedeki Mehmetçik, açtı, yorgundu, belki de son gününü yaşadığını biliyordu. Ama aklında hep vatanı, geride bıraktığı ailesi ve milletinin geleceği vardı. Savaş sadece tüfekle, mermiyle değil, sabırla ve inançla kazanıldı. Günlerce süren bombardımanlara, açlığa, susuzluğa ve uykusuzluğa rağmen siperlerde dimdik duran askerler, tarihin akışını değiştirdi.
Bazı savaşlar vardır, silah gücüyle değil, yürek gücüyle kazanılır. Çanakkale işte böyle bir savaştı. Mehmetçik, belki süngüsüzdü ama inancı vardı. Belki cephanesi azdı ama sabrı sonsuzdu. İşte bu yüzden Çanakkale sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir irade ve ruh zaferidir.
Bugün, 18 Mart’ı anarken, o gün savaşan Mehmetçiğin sabrını ve inancını anlamak zorundayız. O ruh, bize yalnızca savaş meydanlarında değil, hayatın her alanında yol gösteren bir mirastır. Pes etmemeyi, zorluklar karşısında yılmamayı, inançla ve sabırla yürümeyi öğretir bize.
Çanakkale’yi geçilmez kılan, güçlü toplar değil; sabırla bekleyen, inanarak direnen kahramanlarımızdı. Ve işte o kahramanlar sayesinde bugün biz özgürüz. Onları minnetle anıyor, miraslarını sonsuza kadar yaşatacağımıza söz veriyoruz.
Ruhunuz şad olsun!
Rafet Ulutürk