Yeni rektörün atandığı Ardahan Üniversitesinin kurucu rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu Türk Dünyası Sivil Toplum adlı örgütünün yanı sıra kısa adı DATÜB olan ve Ahıskalılarca çok eleştirilen değişmez başkanı ile yönetimi olan Dünya Ahıska Türkleri Birliği gibi oluşumları izlerken Türk Dünyası Parlamenterler Birliği ve Vakfı gibi yarı resmi kuruluşlarını da gerek bir gazeteci olarak gerekse Ahıskalısı, Terekemesi, Kürdü, Türkü, Alevi, Sunisinin kardeşçe yaşadığı bir Ardahanlı olarak yakından takip edip, çalışmalarını kendimce değerlendirirken Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Özbekistan ve Kazakistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne büyükelçi atadıkları haberleri ile kendi kendime acı acı gülümsüyorum.
Gülümsemenin nedeni bir dönem benim de başında olduğum ve şu günlerde adı iyiden iyiye unutulan yada unutturulan Ardahan Dernekler Federasyonunda dönemin yönetici arkadaşlarımla birlikte altı buçuk yıllık olağanüstü çalışma ve çabalarımla bir türlü bir araya getiremediğimi Ardahanlıları hatırladım.
Çünkü sanal ortamlarda hayali bayrağı, hatta odsusunu bile kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsünde bulunan Türkmenistan’ın da geçtiğimiz ayın sonunda yani 31 Mart 2025’te Güney Kıbrıs Rum Kesimine büyükelçi atamasıyla bu birlikteliklerin dengeleri adeta alt üst etmişti.
Bunun üzerine 'Bir bilen' olarak telefonla arayıp, konu hakkında bilgi alamaya çalıştığım ve 'Sizin birlikteliğiniz de bizim Ardahanlılarınkine benzedi' diyerek takıldığım Ardahan Çıldırlı Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'ın da bana gülerek, Fakirciğim yerelden ulusala, bugünden geçmiş tarihe bizim kardeşlik hukukumuza bakarsan maalesef bu tür şoklamaları yaşadığımızda anlaman gerek. Ama hayallerimizde yine de vaz geçmemek gerek' diyerek Cumhurbaşkanlığı Kuliyesinde Erdoğan ve İmralı Heyetince yapılan görüşme ile devam eden yeni süreci örnek gösteriyordu.
Evet, 'Fakirciğim olan olsa da yine de hayallerimizde vazgeçmemek gerek' diyerek benim üzerimden kendisinde de moral vermeye çalışan hocayı dinlerken daha önce yani ARDAFED Başkanlığı sırasında ele aldığım bir yazım 'Gülme komşuna gelir başına' sözünü hatırlatırcasına arşivimden önüme düşüyor.
Ve Ortadoğu'dan çıkıp, Orta Asya Cumhuriyetlerindeki bu hızlı değişimde, Avrupa Birliği’nin (AB) Orta Asya açılımı olarak değerlendirilen yeni politikasının bu durumdan etkili olduğunu, Ukrayna Savaşı ve Trump’ın yeniden ABD başkanı olmasıyla birlikte dünya jeopolitiğinde yaşanan hızlı değişimlerde AB ülkelerinin politika seçeneklerini artırdığını da düşünürken kardeşlik hukukunun altında yatan anlamı da düşünerek, Osmanlı padişahlarının neden kardeş katliamı yaptığını da bir kez daha düşünce süzgecimden geçiriyordum.
Yani son bir yazımda bahsettiğim Kılıçdaroğlu'nun kardeşiyle yaşadıklarını yeniden hatırlayıp, o yıllar önce ele aldığım 'Bu Anlayış mı Ardahan Birlikteliğini Sağlayacak?' başlıklı yazıyı 'Abi gazete bekliyor' diyen Baran'ın baskısıyla az çok güncelleyerek bugünkü köşeme bir kez daha misafir ediyorum.
Hem de Savaş isimli kardeşinin acısı yetmezmiş onun gibi beklenmedik anda genç yaşta bizden ayrılıp, giden Deniz Kardeşimin 3. ölüm yıl dönümünde kardeşliği ve birlikteliğini yaz dercesine..
Evet, Turki Cumhuriyetleri kardeşliği gibi kendi kardeşlerime ve her derneğinden, federasyonundan ayrı ayrı saz ile kaz geceleri dışında ses, sedası olmayan Ardahan Cumhuriyeti stk'larına baktığım ve hâlâ dert yandığım 7 yıl önceki 14 Nisan 2018 tarihli, bugünü de anlatan 'Bu Anlayış mı Ardahan Birlikteliğini Sağlayacak?' başlıklı yazımı bugünü de anlatsın diye bir kez daha yayınlamayı uygun buldum.
Bu Anlayış mı Ardahan Birlikteliğini Sağlayacak?
Başkanı;
Kürt,
Terekeme,
Türkmen,
Ahıskalı,
Yerli
'Ben, biz orada olmayız' diyerek mi?,
Üst çatın olan Ardahan ismini taşıyan kuruluşları federasyon, konfederasyonları takmayarak mı?..
Davet edildiğiniz toplantılara gitmeyerek mi?
Reklam, destek vermediğiniz ama 'yaz' dediğiniz bölge gazetecilerini toplantılara davet etmeyerek mi?
Ayrı ayrı toplantılar, saz, kaz etkinlikleri ve turnuvalar düzenleyerek mi?
Göle merkez derneğinin seçimini ve köy derneklerim kongresini beklemeden Göle ayrı cumhuriyet diyerek mi?
Hâlâ federasyonlarını bile kuramayan Hanak ayrı, Posof ayrı memleket diyerek mi?
Damal ayrı,
Çıldır ayrı eyalet,
Hoçvan özerk,
Yetmedi Göle Kadın,
Ardahan Aydınlar Platformu,
Sonra güçlü Ardahan birlikteliğinden bahset..
Ardahan valisi gideceği derneği siyasete sorar,
Belediye Başkanı kendi köyünün derneğine giderken Göle derneği var mı demez,
Hanak Belediye Başkanı ayrı bir toplantı düzenler
Yanı başında ki Damal Belediye Başkanı ayrı..
Göle Belediye Başkanı ayrı bir havada
Posof diğer havada,
Merkeze bağlı olan ve resmi olarak tanınmayan Hoçvan’ı hiç sorma
Çünkü o da Aşıkşenlik, Suğara, Ortakent, Büyüknaka Gorevng gibi
tek başına eyalet..
Sonra güçlü Ardahan birlikteliğinden bahset..
Vekiller mi?
Onların ikisini ve diğer kentteki 7 belediye başkanı ile olduğu gibi stk ve batı kentlerinde seçilmişlerle birlikte bir arada gören var mı?
Derneklerin çatısı altında bir araya geldiği ARDAFED’e karşı
Gölfed’i, yetmedi Çılfed’i, DamalFed’i, Hoçfed’i kur
Yetmedi,
Ardahan Evinin arsası yetmedi elin tapusuna el koy,
Köyün adına üzerine inşaat yapan
Kültürlülerin olduğu derneğin yanında
Her yere 'Birim Başkanı' ata
Ve ‘Bana başkan’ desinler diyen derneklerle yol almaya çalış..
Federasyonunu kurma, Hanak Birlikteliği adını koy
Al sana Ardahan birlikteliği..
Kurulan her yeni dernek
Üst çatıyı tanımaz
Köy dernekleri ayrı telden çalar
Sülalelerin kurduğu dernekler zurnayı üfler..
Okumuşları, Makam ve Koltuk sahipleri
Tokmağı ellerinde siyaset kokan davullara vurur..
Sonra da
Güçlü bir Ardahan birlikteliği..
Ve en komiği ve tiyatrosu ise
'Biz çoğuz' der, o ndenle de siyasette yer isteriz..
der ortada kalırız..
Ve;
Kargalar gülmese de Karadenizliler
Başta olmak üzere milleti başına güldür..
Haydi; Devam..
Beyaz bir tabaka kağıdı
Parçalarcasına bölmeye,
Yırtıp, bir birinden koparıp,
Sonrada onları
Bir araya getirmek için
Yeniden eriyen kar suları ile Kura nehri gibi çırpın..
İşte al sana
Turki Cumhuriyetleri birlikteliği..
Ardahan birlikteliği..