9659,48%0,49
37,94% -0,08
40,99% -0,36
3797,89% 0,81
6070,97% 0,00
İşgalci faşist Ermenistan ve onun patronu Rus İmparatorluğu'nun yaklaşık iki yüz yıldır halkımıza karşı sürdürdüğü soykırım, etnik temizlik ve sürgün politikası, devletimizin tarihinde trajik bir dönem olarak yer almıştır. On yıllardır Ermeni şovenistleri ve onların destekçileri tarafından Azerbaycan Türklerini tarihi topraklarından koparıp bu topraklarda efsanevi bir "Büyük Ermenistan" yaratmak amacıyla yurttaşlarımız sürekli ideolojik, askeri ve siyasi saldırılara maruz kalmaktadır. Halkımızın tarihi açıkça tahrif edilmiş, kültürümüz ve yer adlarımız Haylar (Ermeniler - ed.) tarafından sahiplenilmiştir.
Rusya ile Kaçar Devleti arasında imzalanan Gülistan (1813) ve Türkmençay (1828) barış antlaşmalarından sonra İran ve Türkiye'de yaşayan Ermeniler, "özerklik" vaadiyle Kuzey Azerbaycan ve Batı Azerbaycan topraklarına yerleştirildiler. İmparatorluğun desteğiyle on binlerce Ermeni, tarihi Azerbaycan toprakları olan Erivan Hanlığı, Nahçıvan Hanlığı, Karabağ Hanlığı ve diğer bölgelere yerleştirildi. 1828-1830 yıllarında yerel nüfusun etnik yapısı kasıtlı olarak Ermeniler lehine değiştirildi.
Tarihi belge: 12 Ekim 1813 – Rus İmparatorluğu ile Kaçar Türk Devleti arasında Gülistan’da barış antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Karabağ, Gence, Şeki, Şirvan, Derbent, Kuba, Bakü ve Talış hanlıkları Rusya’ya bırakıldı. Dağıstan ve Quri de Rusya'ya ait olarak tanındı.
21 Mart 1827 - İran'la savaşın sona ermesi ve barışın sağlanmasına ilişkin manifesto. Erivan ve Nahçıvan hanlıklarının birleştirilerek Ermeni vilayetleri adını almaları emri verildi.
20 Mart 1833 - Ermeni vilayetinin arması onaylandı.
(Kafkasya valisi şansölyesi tarafından yayımlanan 1846 tarihli Kafkas takvimi. St. Petersburg. Askeri matbaada basılmıştır. 1846, s. 62).
Tarihi belge: Yüksek Senato için Yüksek Kararname, No. 1888, 21 Mart 1828.
İran ile akdedilen anlaşma gereğince, İrevan Hanlığı ile İran'dan Rusya'ya ilhak edilen Nahçıvan Hanlığı'nın bundan böyle her bakımdan Ermeni vilayeti olarak anılmasını ve ünvanımıza dahil edilmesini emrediyoruz. Yönetim Senatosu, bu eyaletin yapısı ve yönetim biçimi hakkında zamanı gelince uygun emirleri çıkaracaktır.
İmza: "NİKOLAY".
(Kafkas Arkeoloji Komisyonu tarafından toplanan belgeler. Kafkasya Valisi Başmüdürlüğü Arşivleri. Cilt 7. Komisyon Başkanı, Tarih Bilimleri Doktoru A. Berge'nin editörlüğünde yayınlanmıştır. Tiflis. Kafkasya Valisi Başmüdürlüğü Matbaası. s. 1478).
Orada yaşayan Azerbaycan Türklerine kıyasla azınlıkta olmalarına rağmen, Erivan, Nahçıvan ve Karabağ hanlıklarının topraklarına yerleştirilen Ermeniler, Çarlık Rusyası'nın himayesinde sözde "Ermeni vilayeti" idari taksimatının oluşturulmasını sağladılar. Böylesi yapay bir toprak paylaşımının yaratılması, Azerbaycan Türklerini topraklarından kovma ve yok etme politikasının temeli oldu. Ermeni halkının tarihini çarpıtmayı amaçlayan geniş çaplı programlar, "Büyük Ermenistan" fikrini öne sürerek Azerbaycan topraklarında hayali bir devlet kurulmasını "meşrulaştırmak" amacıyla hayata geçirildi.
Çarlık Rusyası'nın, Ermeni şovenizminin ve faşist Ermeni partilerinin maddi ve manevi kaynağı olan Ermeni Kilisesi'nin kontrolündeki toprakları 1903 yılında Rusya Toprak ve Mülkiyet Bakanlığı'na devretmesinin ardından, maddi kaynaklardan yoksun kalan Ermeni terör örgütleri bu kanuna karşı ayaklanmalar örgütlediler. Eçmiadzin Ermeni Kilisesi'nin başlattığı isyan, ustalıkla Türk karşıtı, Müslüman karşıtı bir duyguya dönüştürüldü. "Büyük Ermenistan" yaratma hayalinden ilham alan Ermeni gaspçılar, 1905-1906 yıllarında Azerbaycan Türklerine karşı açıkça büyük çaplı kanlı eylemler gerçekleştirdiler.
Bakü'de başlayan Ermeni vahşeti, Azerbaycan'ı ve bugünkü Ermenistan (Batı Azerbaycan) sınırları içindeki köyleri de kapsamıştır. Yüzlerce yerleşim yeri yıkıldı, yerle bir edildi, binlerce Azerbaycan Türkü vahşice katledildi.
Ermeni kaynaklarına (S. Zavaryan) göre, 1905-1906 yıllarında Şuşa kazasında 12, Cavanşir kazasında 15, Cebrayıl kazasında 5, Zengezur kazasında 75 Müslüman köyü yıkılmış, Erivan ve Gence vilayetlerinde toplam 200'den fazla Türk yerleşim yeri tahrip edilmiş, halk soykırıma uğratılmıştır.
30 Mart-3 Nisan 1918 tarihleri arasında Taşnak Ermeni suç örgütleri ve Bakü Sovyeti komunistlerine bağlı askeri birlikler tarafından Bakü Vilayeti'ne bağlı şehir ve kazalarda (Şamahı, Quba, Haçmaz, Lenkeran, Hacıgabul, Salyan) Karabağ, Zengezur, Nahçıvan ve diğer bölgelerde etnik ve dini aidiyetlerinden dolayı on binlerce sivil katledilmiş, ayrıca yerleşim yerleri, kültürel anıtlar, camiler ve diğer ibadethaneler, mezarlıklar tahrip edilmiştir. Şamahı bölgesinde 110 köy, Quba bölgesinde 167 köy, Karabağ'da 150'den fazla köy, Zengezur bölgesinde 115 köy, Nahçıvan bölgesinde 103 köy ve Kars bölgesinde 98 köy yıkıldı, yakıldı ve sivil halk katledildi.
Ermeni faşistlerinin Mart-Temmuz 1918 arasında işledikleri suçlar sonucunda toplam 50.000'den fazla insan, kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere katledildi. Mart 1918'e kadar Ermeni faşistleri, kadim Azerbaycan toprağının Erivan kazasında, Echimadzin kazasında 32 köyü, Novo-Bayazid kazasında 84 köyü, Sürmeli kazasında 7 köyü, Novo-Bayazid kazasında 75 köyü olmak üzere toplam 199 köyü tahrip etmiş, bu kazalarda 153 binden fazla soydaşımızı etnik temizliğe tabi tutmuşlardı.
Yapılan incelemeler sonucunda 1918 soykırımı sırasında Ermeniler tarafından işlenen toplu katliamları ortaya koyan gerçekler, sayısız insan kemiği ve diğer maddi deliller ortaya çıkarıldı.
Ermenilerin vahşeti, ancak Osmanlı İmparatorluğu Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle oluşturulan Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan'a gelerek, Azerbaycan topraklarındaki Bolşevik ve Ermeni Taşnak çetelerini yenerek, 15 Eylül 1918'de Bakü'yü işgalden kurtarmasıyla sona erdirilebildi.
1920-1940'lı yıllarda Ermenistan'daki (Batı Azerbaycan) Sovyet yönetimi, Taşnak döneminde ata yurtlarından sürülen ve Azerbaycan, İran, Türkiye ve Gürcistan'a sığınan mültecilerin çeşitli bahanelerle topraklarına dönmelerini engellemişti.
Mültecilerin yaşadığı köylerin birçoğuna Türkiye'den gelen Ermeni aileler yerleştiğinden, geri dönen mülteciler ya tekrar anavatanlarını terk etmek zorunda kaldılar ya da Ermenilerle birlikte yaşamak zorunda kaldılar. Daha sonra Ermenilerin de içinde bulunduğu 80'den fazla karma yerleşim birimi kuruldu. 1930'lu yılların başlarında Sovyetler Birliği'nde uygulanan en sert kolektivizasyon tedbirleri Ermenistan'da (Batı Azerbaycan) yaşayan Azerbaycan Türklerine karşı uygulandı.
1943 yılında Ermeni diasporasının temsilcileri Tahran Konferansı'nda SSCB Dışişleri Bakanı Molotov'la temasa geçerek Sovyet yönetiminden yurtdışında yaşayan ermenilerin Ermenistan'a taşınmasını onaylamasını istediler. İosef Stalin'in onayıyla 1946 yılında Suriye, Yunanistan, Lübnan, İran, Bulgaristan ve Romanya'dan 93,9 bin Ermeni, 1947 yılında ise Filistin, Suriye, Fransa, ABD, Yunanistan, Mısır, İran ve Lübnan'dan 76,4 bin Ermeni Ermenistan'a (Batı Azerbaycan) yerleştirildi.
Suçlu komünist Sovyet hükümeti, yurtdışından getirilen 170.300 Ermeni ile 250.000 Batı Azerbaycan Türkünün Erivan şehri ve çevresindeki Aştarak, Zengibasar, Eçmiadzin, Hoktemberyan, Artaşat (Gamarlı), Karabağlar, Vedi, Yegegnadzor, Hrazdan (Akhta), Azizbeyov vb. köylere sürgün yoluyla yerleştirilmelerini emretti.
1987-1988 yıllarında suçlu SSCB hükümeti ve lideri Mihail Gorbaçov, Ermeni faşistleriyle ittifak yaparak Dağlık Karabağ sorununu kışkırtmış, Azerbaycan Cumhuriyeti'nden ayrılmasına ve Ermenistan'da (Batı Azerbaycan) 300.000'den fazla Azerbaycan Türkü'nün katliamlara tabi tutularak etnik temizliğe tabi tutulmasına yol açmıştır.
Ermeni faşistlerinin ve Rus İmparatorluğunun halkımıza karşı işlediği suçlar soykırım olarak tanınmadığı için başka bir suç, Hocalı soykırımı işlendi. 25 Şubat 1992'yi 26 Şubat'a bağlayan gece Hocalı şehri Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ve Rusya Federasyonu'na bağlı 366. Motorize Piyade Alayı tarafından işgal edildi. Bu işgal sırasında sivil halka karşı dünyada eşi benzeri görülmemiş bir soykırım suçu işlendi. Hocalı soykırımı sonucunda 63'ü çocuk, 106'sı kadın, 70'i yaşlı olmak üzere 613 Hocalı sakini öldürüldü. 8 aile tamamen yok oldu, 25 çocuk her iki ebeveynini, 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetti. Düşman kurşunlarıyla 76'sı çocuk 487 kişi yaralandı, bin 275 kişi esir alındı. Esir alınanlardan 68'i kadın, 26'sı çocuk olmak üzere 150 kişinin akıbeti ise henüz bilinmiyor.
Uluslararası hukuka göre soykırım, barışa ve insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçlardan biri olarak kabul ediliyor. Maalesef, Ermenilerin Azerbaycan halkına karşı işlediği soykırım eylemlerine ilişkin yeterli delil ve belge olmasına rağmen, insanlığa karşı işlenen bu suçlara yeterli bir yanıt verilmemiş, Azerbaycan'a karşı çifte standartlar uygulanmış ve bu durum bugün de devam etmektedir.
Kurban VAHİDOV. Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Teşkilatı Azerbaycan Ülke Başkanlığının Basın ve Enformasyon üzre Başkan Yardımcısı. Araştırmacı-yazar