Ülkücülük, yalnızca bir siyasi hareketin veya belirli bir grubun tekelinde olan bir kimlik değildir. O, bir ruh, bir ideoloji, bir duruş ve bir varoluş mücadelesidir. Ülkücülük, vatan ve millet sevgisinin en saf haliyle yaşandığı, fedakârlık, ahlak, adalet ve bağımsızlık ilkelerinin temel alındığı bir hayat felsefesidir.
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’in öncülüğünde kurumsallaşan ülkücü hareket, zaman içerisinde farklı alanlara ve farklı siyasi görüşlere savrulmuş gibi görünse de aslında özü hep aynı kalmıştır. Çünkü ülkücülük, bir partiye veya bir kuruma ait olmak değil, bir fikir dünyasına, bir karaktere ve bir misyon bilincine sahip olmaktır.
Ülkücülük Nedir, Ne Değildir?
Ülkücülüğün yalnızca belirli bir siyasi partinin tekelinde olmadığı gerçeği, bugün açıkça ortadadır. Ülkücüler, farklı partilerde, farklı platformlarda, farklı alanlarda aynı inanç ve azimle mücadelelerine devam etmektedirler. Çünkü ülkücülük bir tabelaya değil, bir şuurun ve inancın temsilciliğine dayanır.
Peki, ülkücülük neyi ifade eder?
• Ülkücülük bir duruştur. Her şartta doğruluk, ahlak ve adaletin yanında olmaktır.
• Ülkücülük bir mücadeledir. Vatan, millet ve bayrak uğruna her türlü fedakârlığa hazır olmaktır.
• Ülkücülük bir vizyondur. Geleceğe yönelik büyük idealleri olan, çağın gereklerini kavrayıp ona göre hareket eden bir bilinçtir.
• Ülkücülük bir inançtır. Sadece sözde değil, özde milliyetçi olmaktır.
• Ülkücülük ahlaktır. Kul hakkı yememek, rüşvetten, yalandan ve sahtekârlıktan uzak durmaktır.
Ülkücüler Neden Farklı Yerlere Dağıldı?
Bu soruya verilecek en doğru cevap şudur: Ülkücülük, bir fikir hareketidir ve fikirler sınırlandırılamaz. Başbuğ’un izinden giden ülkücüler, Türkiye’nin her alanında etkin olmak, vatanın her köşesinde bu bilinci yaşatmak zorundadır. Eğer ülkücülük bir partinin içinde sıkışıp kalsaydı, bugün farklı partilerde yer alan onurlu ülkücüleri görmek mümkün olmazdı.
Kurucu lider olan Alparslan TÜRKEŞ’in çocukları bile farklı siyasi partiler içinde yer alıyorsa, bu demektir ki ülkücülük hiçbir zaman belirli bir grubun veya siyasi hareketin tekelinde olmamıştır. Tıpkı Merhum Necmettin ERBAKAN’ın söylediği gibi:
“Bir yerde güvercin sevenler derneği kurulsa, gidin oranın başkanı siz olun.”
Bu anlayışla, milliyetçi hareketin ve ülkücü duruşun temel felsefesine bakalım. Çünkü vatan savunması yalnızca bir alanla sınırlandırılamaz,size yol vermeyen bir siyasi hareketin içine sıkışmış olarak kalamaz. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır.”
Ülkücüler, Türkiye’nin her noktasında, her alanda, her platformda var olmalıdır. Çünkü bir ideal, ancak genişleyerek, kökleşerek ve her noktaya ulaşarak yaşatılabilir.
Son Söz
Ülkücülük, sadece slogan atmak, mitinglere katılmak ya da belli bir grubun içinde bulunmak değildir. O, bir ahlak sistemi, bir duruş ve bir bilinçtir. Gerçek ülkücü, bulunduğu her yerde ülkesine ve milletine hizmet eden kişidir.
“Ülkücü olmak, bir partiye ait olmak değil; bir fikre, bir şerefe ve bir davaya sadık kalmaktır.”
N. KACAN
Necat KACAN
Eğitimci - Araştırmacı Yazar