9266,09%-1,36
38,15% 0,07
43,48% -0,11
4098,82% 0,01
6581,31% 0,00
ABD’de Donald Trump’ın yeniden başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte Türkiye’ye yönelik CAATSA (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yaptırımlarının kaldırılabileceği, hatta F-35 programına dahi geri dönülebileceği yönünde beklentiler yaratıldı. Ancak ABD’den gelen son mesajlar, aslında hayal satıldığını bir kez daha gözler önüne serdi.
ABD’li savunma sanayi devi Lockheed Martin tarafından 28 Ocak 2025’te yayınlanan yıllık mali rapora göre, Türkiye ile birlikte yürütülen T-70 Genel Maksat Helikopteri Programı, 5 Ekim 2024 itibarıyla kısmi olarak askıya alındı. Şirket, söz konusu kararın ABD Hükûmeti tarafından Türkiye'ye uygulanan yaptırımlar nedeniyle alındığını bildirdi. Lockheed Martin tarafından yatırımcılara yönelik yayımlanan dokümanda şu ifadeler yer aldı:
“Türk Genel Maksat Helikopteri Programı (TUHP) kapsamında, Türkiye’de kullanılmak üzere T-70 helikopterlerinin üretimi için Türk sanayisi ile ortak üretimi öngören ve Türk sanayisinden mal ve hizmet tedarikini içeren (geri alım veya offset yükümlülükleri kapsamında), ayrıca Türkiye’de üretilen helikopterlerin küresel satışını da kapsayacak şekilde, Türk sanayisi ile çeşitli sözleşmelerimiz bulunmaktadır.
“2020 yılında, ABD Hükûmeti tarafından Türk kuruluşlarına ve kişilerine yönelik bazı yaptırımlar uygulanmış olup, bu durum TUHP kapsamındaki sözleşmeler için yükümlülüklerimizi yerine getirme kabiliyetimizi etkilemiştir. Bu nedenle, etkilenen sözleşmeler kapsamında mücbir sebep bildirimleri yapılmıştır. TUHP kapsamındaki çalışmalarımızı 5 Ekim 2024 tarihi itibarıyla kısmen durdurduk.
“Yaptırımların TUHP kapsamındaki sözleşmeler üzerindeki devam eden etkileri ve çalışmalarımızı kısmen durdurma kararımız doğrultusunda, programın gelecekteki durumu ile ilgili olarak müşterimizle görüşmelerimiz devam etmektedir. 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla, program kapsamında yapılan geliştirme çalışmalarına ilişkin kümülatif zararlar önemsiz düzeyde kalmış olup, program bilanço üzerinde halen sözleşmeden kaynaklı yükümlülük (contract liability) pozisyonundadır.
“TUHP sözleşmeleri, kısmen veya tamamen yeniden yapılandırılabilir veya feshedilebilir. Bu kapsamda, ilerleyen dönemlerde önemli tutarda ileriye dönük zarar (reach-forward loss) kaydetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Ayrıca, müşterimiz ve alt yüklenicimiz, çalışmaları durdurma konusunda sözleşmesel hakkımızın bulunmadığını iddia etmiştir. Kısa vadede bir anlaşmaya varılamaması durumunda, biz veya müşterimiz başka yasal yollar veya çözümler arayabiliriz. Bu durum, satışlarımızda daha fazla azalmaya, cezaların uygulanmasına veya tazminat değerlendirmelerine ve geri kazanılamayacak maliyetlerin artmasına yol açabilir ki bu da finansal sonuçlarımız üzerinde önemli etki yaratabilir.”
T-70 Genel Maksat Helikopteri Programı, Sikorsky Aircraft’ın S-70i modeli (UH-60 Black Hawk) temel alınarak Türkiye’ye özgü 109 adet helikopterin lisans altında üretimini kapsıyordu. Program; TUSAŞ ana yükleniciliğinde, ASELSAN, TEI, Alp Havacılık ve Sikorsky firmalarının alt yüklenici olarak yer aldığı bir işbirliğiyle yürütülüyordu.
TUSAŞ, helikopterin kabin, kuyruk ve rotor gibi ana parçalarının üretimini ve nihai montajını üstlenmişti. ASELSAN, temel aviyonik sistemleri geliştirirken, TEI motor üretiminden; Alp Havacılık ise iniş takımları ve dinamik parçaların üretiminden sorumluydu.
Üretilen helikopterlerin; Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü gibi altı farklı kullanıcıya teslim edilmesi planlanıyordu. Ayrıca anlaşma kapsamında 600 adede kadar üretim opsiyonu bulunurken, bu helikopterlerin Batı Asya, Orta Asya ve Afrika’ya satışı için de ortak pazarlama ekibi kurulması öngörülüyordu.
Savunmasanayist.com’un haberine göre, bugüne kadar Türkiye’de 20-30 arasında helikopterin üretildiği değerlendiriliyor. Programın toplam değerinin ise yaklaşık 3,5 milyar dolar olduğu bildiriliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, önceki akşam CNN Türk ekranlarında Hande Fırat’ın sorularını yanıtladı. Fidan, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve F-35’e dönüş hakkındaki sorulara şöyle yanıt verdi:
“CAATSA yaptırımına takılmamızın bir gerekçesi vardı. Şimdi Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasında olan görüşmeden sonra da bir önceki hükümet döneminde başlatılan bir hareketin şu anda daha yeni bir irade ile büyük bir ivme kazandığını görüyoruz. Umuyorum inşallah yakın zamanda bu konuda bir gelişme olacak. Amerika'daki yeni yönetimin, Beyaz Saray'daki ve Dışişleri Bakanlığındaki hukukçuları konuyu çalışıyorlar.
“Mevcut F-35 programında şu ana kadar kazanılmış olan hakkımız diyelim 6 tane F-35 uçağının Türkiye'ye teslimi meselesi. Bunlar bizim kazanılmış meselemiz ve mevcut bir diplomatik çabayla çözüldüğü zaman geri almamız gereken konular. Parası ödenmiş, uçaklar orada bekliyor, yasaya takılmışsınız, gönderimi durdurulmuş. Belli firmalarınız burada üretimin parçası olmuş, onlar çıkartılmış. Şimdi bunları tekrar kazanılması, verdiğiniz kadar geri alınması bir çaba süreci. Bunu yapıyoruz. Amerika ve Türkiye iki büyük müttefik NATO üyesi olarak aramızda karşılıklı yaptırımlara esas alan kanuni takılmalar, uygulamaların olmaması lazım. CAATSA'dan kurtulmak, jeostratejik, diplomatik manada bunun için önemli.”
Ayrıca Fidan, CAATSA'nın oluşturduğu psikolojik zemine takılan başka uygulamaların bulunduğunu belirterek, Savunma Sanayi Başkanlığının ve firmaların ABD'den temin etmek istediği yaklaşık 20 milyar dolarlık yedek parça olduğunu söyledi.
F-35 Lobisi, uzun süredir Türkiye’nin F-35 Ortak Üretim Programı’na dönüş yapabileceğini pazarlıyordu. Ancak ABD’nin resmi İhale Yönetim Sistemi (www.sam.gov)’nde Kasım 2024’te yayınlanan bir ilan, Türkiye’deki F-35 üretim ve test ekipmanlarının geri alınması için harekete geçildiğini ortaya çıkardı. ABD Donanması’na bağlı Deniz Hava Sistemleri Komutanlığı (NAVAIR) tarafından yayınlanan ilana göre F-35 Ortak Program Ofisi (JPO), Türkiye’deki F-35 üretim ve testlerinde kullanılan tezgâhların ABD’ye geri götürülmesi için yüklenici firma aramaya başladı. Fiyat araştırması için verilen ilanda, yüklenici firmadan ekipmanları uygun şekilde sökmesi, paketlemesi, işlemleri muhasebeleştirerek sevkiyatı gerçekleştirmesi isteniyor. İlana göre Ankara’daki TUSAŞ tesislerinde yapılacak söküm işlemlerinin ardından deniz yoluyla ABD’ye götürülecek olan tezgâhlar, Northrop Grumman’a ait Palmdale/Kaliforniya’daki gövde üretim tesisinde yeniden kurulacak.