9380,95%0,45
37,90% 0,30
42,94% 1,61
3957,95% 2,25
6383,07% 2,67
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî bu haftaki basın toplantısında Gazze'deki durumla ilgili bir soruya “Uluslararası hukuk sisteminin son birkaç on yıldır temellendiği tüm norm ve kuralların ihlal edilmesi açısından özel ve felaket boyutunda bir durumla karşı karşıyayız. Son iki yılda Şart'ın ve insancıl hukukun ilkeleri ihlale ve saygısızlığa uğradı. Mart ayında 15 yardım görevlisinin kasten katledildiği saldırılar bu duruma örnektir. Refah ve Batı Şeria’da eş zamanlı işlenen suçlar, Siyonist rejimin ABD desteğiyle Filistin halkını yok etmeye ve onları ana yurtlarından çıkarmaya yönelik bir politika izlediğini açıkça göstermektedir.” yanıtını verdi.
Bekaî sözlerine “Asıl endişe verici olan şey, bölgede kötülük ve suçun normalleştirilmesiyle karşı karşıya olmamızdır. Siyonist rejimi destekleyen Batılılar uluslararası ceza hukukunun ilkelerine ve uluslararası mahkemelerin kararlarına saygılıysalar, bu rejimin suçlu liderleri Avrupa’da serbestçe dolaşmamalıdır. Bu durum, küresel medeniyetin değer verdiği tüm ilkelere sırt çevirmek anlamına gelir.” diye devam etti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İRNA’nın ABD Başkanı’nın Tahran’a yönelik askeri tehditleriyle ilgili sorusuna “Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin toprak bütünlüğünü savunmaya hazır olması doğaldır. İran silahlı kuvvetleri geçmişteki acı tecrübeler ve gösterdikleri cesaretle, her an hazır durumdadır. Bunu anlamak için yetkili bir kişiye gerek yok; yetkisiz biri bile bunu bilir. Komşularla ilgili olarak, onların güvenliğinin İran’ın ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olduğuna inanıyoruz. Hiçbir zaman komşu ülkelere yönelik saldırgan ittifakların parçası olmadık. Her zaman iyi komşuluk politikasını ve diyalogu savunduk. Üçüncü tarafların – ister bölge dışı aktörler ister Siyonist rejim – çıkardığı her türlü çatışmanın sonuçları konusunda komşularımızı uyarmaya çalıştık.” yanıtını verdi.
Bekaî, İran ile üç Avrupa ülkesi arasındaki görüşmelerin devamı hakkında “Nükleer meseleyle ilgili olarak karşı taraflarla sürekli istişare halindeyiz. Birkaç gün önce yapılan uzmanlar toplantısı da bu kapsamdaydı. Yakında Moskova’da İran, Rusya ve Çin arasında üçlü bir uzmanlar düzeyinde toplantı yapılacak. Bu konuda hukuk birimimiz de aktif durumda. Ayrıca Avrupa Birliği’nin yeni dış politika yetkilileriyle yakın zamanda yardımcılık düzeyinde bir toplantı gerçekleştireceğiz.” açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, 9 Nisan İran’da Ulusal Nükleer Teknoloji Günü olarak kutlandığı ve bazı ülkelerin İran’ın nükleer silah üretimine yöneldiği yönündeki iddiaları hakkında “İlk kez 1984 yılında, yani 40 yılı aşkın bir süre önce, Siyonist rejimin yetkilileri İran’ın tehlikeli ve askeri bir nükleer programa sahip olduğunu iddia etti. Bu programın bir İran korkutma komplosu olduğu açıktır. İran’ın nükleer programının barışçıl olmayan amaçlara yöneldiğine dair en küçük bir belge dahi bulunmamaktadır ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı raporları da bu iddiayı doğrulamaktadır.” ifadelerini kullandı.
Sözcü, bu iddiaların Siyonist rejime dayanan varsayımlara dayandığını vurgulayarak “Bu rejim, bölgede kitle imha silahlarına sahip tek rejim olup, nükleer silahlardan arındırılmış bir Orta Doğu’nun önündeki engeldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in belgeli raporlarına göre, ırkçı ve apartheid bir rejim olarak tanınmakta ve uluslararası mahkemelerde dosyaları bulunmaktadır. Tüm bu baskı ve iddialara rağmen biz yolumuza devam ediyor ve 9Nisan'ı nükleer teknoloji alanındaki ilerlememizin sembolü olarak kutluyoruz.” dedi.
Dışişleri Sözcüsü, ABD Başkanı'nın tekrar suikastla tehdit edilmesine ilişkin bir soruya “Bu konu çeşitli vesilelerle defalarca dile getirilmiştir. Ulusal kahramanlarımızın suikastla öldürülmesi asla hafızamızdan silinmeyecek ve affedilemez. İran, uluslararası hukuka bağlı ve sorumlu bir ülke olarak her zaman adaletin yerini bulması için iç hukuk yolları ve uluslararası hukuki mekanizmalar üzerinden hareket edeceğini belirtmiştir. Şu anda yargı sistemimizde bu konuyla ilgili tamamen belirli bir dava dosyası açıktır ve yargı süreci devam etmektedir.” cevabını verdi.
Bekaî, Yemen’de İranlı askerlerin şehit edildiğinin doğrulanmasına ilişkin bir soruya ise “Bu tür söylentilerin yayılmasının bir amacı da, bölgedeki direnişin İran adına yürütüldüğünü göstermektir. Ara sıra İranlı askerlerin şehit olduğuna dair haberler çıkıyor, ancak biz bunu doğrulamıyoruz. Yemen’e yönelik saldırıların sona ermesi gerekiyor ve bu konunun çözümü, işgal altındaki Filistin’deki cinayetlerin ve katliamların sona erdirilmesinden geçmektedir.” yanıtını verdi.
Dışişleri Sözcüsü, Paris’in nükleer anlaşmayı canlandırma çabalarına rağmen tekrar ‘tetik mekanizmasını’ devreye sokma tehdidinde bulunmasına ilişkin “Üç Avrupa ülkesi ve Avrupa Birliği, nükleer müzakerelerin başlamasında önemli bir rol oynadı ve bu süreç sonunda nükleer anlaşma (nükleer mutabakat - Kapsamlı Ortak Eylem Planı) şekillendi. Bu, Avrupa için uluslararası sahnede etkili bir aktör olma fırsatıydı ve İran da onlara bu fırsatı verdi. Ne yazık ki bu fırsat iyi değerlendirilemedi ve ABD'nin anlaşmadan çekilmesinin sonuçları telafi edilemedi. Vurgulamak isterim ki Avrupalılar tekrar aynı hatalı süreci izlememelidir. Eğer uluslararası arenada etkili bir aktör olmak istiyorlarsa, yapıcı bir yaklaşım benimseyerek etkileşimleri yeniden inşa etmeye çalışmalıdırlar.” açıklamasında bulundu.