Tarihteki ilk Türk devleti M.Ö. 6.000 yıllarında Güney Mezopotamya'da çağının çok ilerisinde bir uygarlık kurmuşlardır. 8000 yıllık uykusundan uyanan olan bu uygarlık, dünya medeniyetinin temellerini atmıştır. Ur, Uruk, Lagaş, Nippur, Şuruppak, Eridu gibi çok gelişmiş onlarca kent inşa etmişlerdir. Kurdukları bu kentlerde, 1850'li yıllardan itibaren yapılan, arkeolojik kazılarda ele geçen eserlerde, bu uygarlığın ilk Türk devleti olduğunu gösteren çok sayıda buluntu ile karşılaşılmıştır. Özellikle M.Ö. 3200'lerde icat etmiş oldukları yazı sayesinde biz onların kimlikleriyle ilgili bilgi edinebilmekteyiz.
Nippur kentinde 50 binden fazla yazılı belge bulunmuştur. Bu belgelerde, kendilerine KİENGİ dediklerini okumaktayız. Örnek vermek gerekirse, 'Lugal-ki-en-gi-ki-uru-ke' (KİENGİ ülkesi kralı) bir diğerinde ise ' en-Ki-en-gi lugal kalamma' ( KİENGİ ülkesi kralı, efendisi ) bunlar gibi pek çok örnek vardır. KİENGİ sözünü M.Ö.2400'ler den itibaren Sami bir halk olan Akadlar, ilk kavimler göçü ile komşu oldukları bu halkı, gene onların tanımlamaları ile KİENGİ ifadesi için kullandıkları 'şumu' (yüz) ile 'erium' (kızıl) kelimelerinin birlikteliğinden türetmiş oldukları sümerium şeklinde tanımlamışlardır. Yani Akadlar, Kiengileri, kendi dillerinde (kızıl yüz) anlamına gelen sumueryum ile tanımlamaktadır.
Peki bu (kızıl yüz) tanımını başka hangi kaynaklarda ve kimler için kullanılmıştır. Önceliği yazılı Çin kaynaklarına vermek gerekecek. Çünkü Çinliler, kuzey komşuları olan Türkleri tanımlarken kullandıkları kelime 'Kienkun' yani (kızıl yüz)dür. Anlaşılacağı üzere Türklerin, kendileri için kızıl yüz adını benimsedikleri anlaşılmaktadır.
Komşu devletlerde, bu ifadeyi, Türkleri tanımlamak için aynen kullanmışlardır. Nippur ve Lagaş kentlerinde bulunmuş olan yazılı belgelere dönmek gerekirse, bu yazılı belgeler üzerinde çalışmış olan, onlarca bilim insanının, bu dilin kökeni ile ilgili düşüncelerine ve araştırmalarına kısaca bir değinmek gerekir.
1849 yılında, Dr. Hinks'in , daha önce karşılaşılmış olan, sami dillerden farklı bir dil olduğu düşüncesinin tartışılmaya başlamasıyla birlikte bu dilin, turani bir dil olduğu, ağırlık kazanmaya başlamıştır. Oppert gibi dilbilimciler 1850'li yıllarda bu dilin Türkçe, Fince ve Macarca ile benzerlikleri üzerinde durmuşlardır.
1886 yılında ise F. Hommel, bu dilin Türk, Tatar ve Moğol dilleri ile sıkı benzerliklerini ortaya koymuştur. S. L. Woolley, Mezopotamya'da yaptığı arkeolojik çalışmalar ışığında bu dilin ilk Türkçe olduğunun şüphe götürmeyeceğini söylemiştir.
Krahmer ise bu dilin Türkçe Macarca Fince gibi agglutinant yapılı diller ile benzerliğinin altını ısrarla çizmiştir. Bu dil üzerinde yapılan çalışmalar, daha da uzar gider. Anlaşılacağı üzere ilk Türkçe konuşan KİENGİ uygarlığı için, tarihteki ilk Türk devleti tanımı yerinde olacaktır. Mari mektuplarından 22 numaralı Metin tarihe şu notu düşüyor 'bana yazdığın Turuklarla ilgili haberler değişti'
Selam olsun tüm Türk milletine!
Uğur YANAR